Çocuk Kanserleri Önlenebilir
Meme Kanseri Bilinçlendirme ayı içinde bulunuyoruz. Türkiye sizi başarılı gazeteci kimliğinizin yanı sıra, kansere karşı verdiğiniz mücadeleden tanıyor. O yüzden, önce sizden başlayalım, nasılsınız, sağlığınız sıhhatiniz yerinde mi? Kendi deneyiminizden ve sonuçlarından bahseder misiniz?
Dün yıllık kontrolümü tamamladım,çok şükür koşmaya devam…
Ben 1998’de sol meme, 2009’da sağ meme olarak 2 kez kansere yakalandım.İlk yakalandığımda
Ülkemizde “kanser” demek bile tabuydu! Hiçbir yazılı bilgi ve belge yoktu. Hasta hakları yasası yoktu. Kanser Dairesi kanser politikaları,hastayı saymak gibi bir çok alan boştu. Hastaya ölecek gözüyle bakılıyordu. Adı bile “menhus hastalık” idi. Ünlüler kanser olursa saklıyorlardı.
Ben bilgiye inanırım. Bu konuda en başarılı ülke olan Amerika’dan ve diğer Avrupa ülkelerinden
Bilgi topladım. Çinli doktorlarla konuştum. Her şeyi araştırdım. Sonunda elimde hayli bilgi birikti.Ondan sonra kanser konulu 12-13 gün süren bir dizi yaptım ülkemizde bir ilk olarak. Büyük ilgi yarattı. Bir çok ilke imza attım. Yıllarca Anadolu’yu dolaşarak kanser anlattım. Bilgi taşıyıcısı oldum. Hocalar götürdüm.Çoğu ilk kez Anadolu’yu gördüklerini söyledi bana. Bir çok proje yaptım,dernekler kurdum. Sağlık Bakanlığı’ndan çabalarımdan dolayı ödül aldım.
Hiç kolay geçmedi….İkinci kez kanser duygusunu yaşamak, ikinci kez tedavilerden ve zor ameliyatlardan geçmek ,beş kez narkoz almak kolay değil.Hatta travmatik! Ancak önemli olan bütün bu zorlukları bir imtihan diye düşünüp bundan da geçeceğinize iman etmeniz ve gerekenleri yapmaya odaklanmanız. İlk bir kaç ay depresif olmanız, dalgalanmanız insana olduğunuz için çok normal . Sonra toparlanmak ve kabullenmek gerekiyor. Gerçeği kabullenirseniz mücadele edebilirsiniz.
Daha sonra eylem planını devreye sokmak ve sonuç aldıktan sonar yeniden hastaların karşısına geçip “umutsuz olmayın!her zaman başarabilirsiniz” demeye devam etmek insana güç veriyor. Şevk veriyor. Şimdi çok şükür iyiyim.
ilk kanserle karşılaşmamda “bu yenebileceğim bir sorun ve projelendirir başarırım” dedim ve hızla her şeyi planladım.Sonra kimsesiz olan kanser hastalarına dönüp onlara yardım ve örgütlenmeyle tecrübemi paylaştım.İkinci karşılaşma daha zor elbette.
Yeniden her şeyi baştan yaşamak ve bu enerjiyi bulacağınıza dair kuşkular duymanız söz konusu.benim sorunum tek kendim değildim maalesef annem ve babam da kanser olmuştu ve onlara hissettirmeden yaşamaya çalışırken onları bir yıl göremedim ve hep yalan söylemek zorunda kaldım. Dramatik günler geçirdim. Depresif olduğum üç dört ayı atlatmak hiç kolay değildi. Ayrıca organ kaybım vardı. Memelerim,rahim ve yumurtalıklar alındı tehlikedeyim diye. Buna hep karşı çıkmıştım ama doktoruma güvendim onayladım.Duygusal olarak çok zorlandım. Ama Allah’a imanım, akıl ve bilgi hepsini çözdü sonunda. Yeniden başardım ve hastalara yardım etmek için Pembe Hanım Kanserli Hastalar ve Yakınları ile Dayanışma Derneğini kurdum. Boşnak büyükannemin adı;Pembe Hanım.
– Bir kadın olarak kanseri aşmada ne tür engellerle karşılaştınız?
Ben karşılaşmadım. Önyargı olarak doktorların; “meme önemli bir organ değil al gitsin” demesine karşı çıktım. Meme bir kadının kadın kimliğinin,anne olmasının önemli bir sembolüdür. Onu “hiç”leştirmek kadın psikolojisine hakarettir. Gerekirse alınır. Benim kampanyamdan sonra zaten radikal cerrahi yerini memeyi koruma programına bıraktı.
Doktor “Kansersin. 48 saat sonra acil ameliyat olman gerekiyor. Göğüslerini alacağız” diye sıralıyor, ama hayatınızda nelerin değişeceğini, ruh halinizi anlatmıyor. Mesele sadece meme alma işi değil. Arkasında bir anne, eş, işkadını, bir gazeteci var. Bunlar göz ardı ediliyor. Aniden bir boşluğa düşüyorsunuz. Sadece hastasın. Hasta diye koydukları yerde kendinizi yapayalnız hissediyorsunuz.
Ama kadın hastaların ciddi sorunları var. Meme,rahim ve yumurtalık kaybını erkek veya erkek ailesi kadınlığını kaybetme olarak görüyor.Eşten boşanması için erkeğe baskı yapılıyor Doğu ve Güneydoğu’da. Batı ise erkek terk ediyor. Elbette bu genel değil, çok iyi eşler d var. Benim eşim de her an yanımda olan,beni hiçbir organla değerlendirmeyen bir erkek.
En çok duymak istediği hastanın:Ben her zaman senin yanında olacağım.Güzel veya çirkin olman, iyi veya kötü halde olman bunu değiştirmeyecek. Hiç duymak istemediği: Ben çok zayıfım sana layık olamam 20 yılı unut ben gidiyorum.Sana destek olamam.
Güçlü olmak sevgiyle,karşınızdakine empati yapmakla mümkün.
– Meme kanseri, ne yazık ki artık sıkça duyduğumuz bir kanser türü. İstatistiklere göre de hızla yayılıyor, aslında hep var mıydı yoksa farkındalığımız yeni mi oluştu?
Meme kanseri binlerce yıldır var. Nüfus çoğaldıkça ve çevre şartları değiştikçe oranlar kitlesel hale geliyor. 2030 planları konuşuluyor şu anda,ulusal ve global kanser politikaları. Çünkü artmaya devam edecek. 2012’de Avrupa’da 3.45 milyon yeni kanser vakası saptandı. Türkiye’de yılda 150bin civarı yeni hasta katılıyor.
Avrupa Sloganları; “kansere karşı en iyi silah yasadır”.Kanserli hastaların özel yasalara ihtiyacı var. Hasta odaklı politikalara ihtiyacımız var.
– Bu kadar yaygın olan meme kanserinden korunmak veya erken haberdar olmak için kadınlar neler yapabilir?
Mutlaka 40 yaşından sonra mamografi gerekiyor.Eğer ailede varsa daha erken yaşlarda
Yapılmalı ve farklı yöntemler izlenmeli Her banyodan sonra elle muayene ederek kendinizi erken yakalama ve müdahale etmeniz mümkün. Sonra doğru bilgiye ve doktora ulaşmak gerekiyor. Yasal hasta haklarınızı mutlaka öğrenin.
– Bir de Pembe Hanım Derneği’ni kurdunuz. Adı nereden geliyor? Derneğin amaçları neler?
İki ameliyat arası kurdum derneği. Boşnak büyük annem adına kurdum ki hem Bosna soykırımı unutulmasın, hem de kanserli hastalara bilgi iletebilmek için.
Örneğin ilk hastanelerde kemoterapi ziyaretlerini başlattık.Her ay bir merkezi ziyaret ediyoruz. Canı sıkkın hasta veya yakınlarıyla kanseri yenmiş üyelerle birlikte sohbet ediyoruz, kitap imzalıyorum veya su içmeleri gerektiği gibi basit bilgileri anlatıyoruz. Hemşireye söyleyemediği dertleri hasta bizimle paylaşıyor.Doktordan alamadığı bilgiyi ona ulaştırıyoruz. En önemli sorun bilgiye ulaşmak önceliğimiz doğru bilgiye ulaşmayı sağlamak,terapiler,dernekler arası kardeşlik etkinlikleri ve uluslararası konferanslarda hasta haklarını,gelişmeleri takip etmek ve ülkemizde hasta hakları yasası olmakla beraber her anlamda uygulandığını söyleyemeyiz. Örneğin doktordan bilgi almak ,soru sormak hala ciddi bir sorun hasta açısından.
– Relay for Life etkinliğinin Türkiye ayağı, sizin de katkılarınızla 10 Ekim’de gerçekleştiriliyor. Etkinlik ne için yapılıyor, kimler katılabilir?
Amerikan Kanser Grubu 1927’de kurulmuş dev bir kurum. Onların lisanslı etkinliği “Relay For Life” Yaşam için döngü diyebiliriz. Dünyada 24 saat süren tek etkinlik. Bu etkinliği kanser olan bir onkolog başka hastalar için para toplama amacıyla başlatıyor. Bir 24 saat koşuyor ve 20Bin dolar topluyor. Bu yerleşik bir etkinliğe dönüşüyor.Üniversitelerin hepsi sahiplenmiş durumda ve STK’lara inanılmaz destek veriyorlar. Para toplamak için STKLar kadar çalışıyorlar. Gençler böylece kanser gönüllüsü oluyor,topluma katkıda bulunmayı öğreniyor. En baştaki katkıda bulunursa öğrenci de öğrenir . Bu etkinliğimizi Boğaziçi Üniversitesinde yapıyoruz, Koç ve başka üniversitelerden gençler de katılıyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği üyeleri olan hocalarımız bilgilendirme konferansları verecekler. Kaybettiklerimiz de anacağız. Bunun için Mevlevi ayini var. Folklor ve çeşitli etkinlikler de yer alacak bu 24 saat içinde. Ailece gelin herkes için bir şeyler var. Hastalara ücretsiz bir çok etkinlik yapacağız. Diğerleri de genç onkologlara yardım için para vererek girecekler. Yeni onkologlara ihtiyacımız çok fazla.
– Meme kanseri için farkındalık projeleri artarak devam ediyor. Bunların bir kısmı, kanser hastalarının hastalık boyunca yaşadıkları ile ilgili… Kanserin kadınlar üzerindeki psikolojik etkileri neler, kendi deneyiminizden yola çıkarak neler söylemek istersiniz?
Hastalar önce şuna inanmalı;kanser erken teşhisle tedavi edilebilir bir hastalıktır. Başkalarının bilir bilmez söylediklerine değil ehil kişilere güvenin. Moralinizi bozan insan ve işlerden uzak durun. Ruhsal gücünüzü kullanın ve güçlendirin. Dua edin. Yürekten inandığınız işleri yapın. Sevgi ve bilgiyle kanseri yenebilirsiniz. Ailenizden destek alın. Aileniz en iyi ruhsal desteğinizdir.Sevgisizlikten çok korkun. Hoşgörülü olun. Mükemmeliyetçi tutum ve davranışlardan vazgeçin. İyilik yapın. Bir dernekte sizin gibi olanlarla birlikte başkaları için çalışın. Her zaman size ihtiyacı olan biri vardır bunu unutmayın. İyimser olun.
Bu konuda ilk baş ucu kitabı yazdım “Kanserle Yaşıyorum”, yüzlerce konferans verdim. Anadolu’yu dolaştım. Yanlış inançlarla,hurafelerle mücadele ettim. Tek tip uygulamalara karşı çıktım,bireysel tedaviye önem verilmesi için ve hasta hakları için çalıştım. Doktorlarla hasta diyalogu gelişmesi için uzun soluklu işler yaptım.Projeler ulusal ve uluslar arası yaparak hep ilerledim. Başkalarına yardım ederek,deneyimlerinizi paylaşarak iyileşebilirsiniz. Hem de toplumsal katkıda bulunursunuz. Kendinize acımak yerine başka insanlara yardım edin. Ruhsal gücünüz artacaktır. Enerjiniz başkalarına da yol gösterecektir.
Ülkemizde ruh sağlığı bozuk insan sayısı yüksek. Bu biyolojik hastalıkların da zemini (psiko-somatik) ve kadınlarda daha yaygın olduğu biliniyor. Kendi olamayan insan hastadır. Kendi olması engellenen birey hasta adayıdır. Çok yüzlü insan olmaz,çok yüzlü gerçek olabilir ancak. Yabancılaşma hem toplumsal,hem bireysel sorunumuzdur.